Haber:Barış Koçak
Suriye'deki iç savaştan sonra ortaya çıkan farklı yapılanmalar için ABD yönetimi de sürekli farklı açıklamalar yapıyor. ABD'nin Suriye'de özerk veya yarı özerk olarak tanımlanabilecek bir Kürt yönetimi oluşturulmasını tanımayacaklarını deklare etti.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü yardımcısı olan Mark Toner yaptığı günlük basın toplantısında, ABD olarak Suriye içinde oluşabilecek farklı yarı özerk ya da özerk olarak kabul edebileceğimiz Kürt bölgesini tanımayacaklarını, her zaman Suriye'nin bütünlüğünden yana tavır aldıklarını dile getirdi. Mark Toner, Suriye'de yaşayan Kürtlerin özerklikten yana olduklarını ve bu amaçla bir federasyon kurmak için çaba harcadıklarından haberleri olduğunu ifade ederek, 'Bu yaklaşımlara karşı söyleyeceğim tek şey, biz her zaman bu konuda net bir durum sergiledik. Suriye içinde yarı özerk veya özerk bir Kürt bölgesini asla tanımayız.' ifadelerine yer verdi. Taner bu konunun bütün yönleriyle ele alınarak Cenevre'de gerçekleştirilecek olan Suriye toplantısında Suriyeli taraflar arasında görüşülerek karar verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Toner, 'Suriye'nin geleceğine Suriye halkı karar vermelidir. Suriyeliler için başkaları ya da biz karar verebileceğimiz bir durum söz konusu değildir.' diye söyledi. Şu an için herhangi bir özerklik durumunun Suriye içindeki şartları daha da içinden çıkılmaz bir hale getireceğini söyleyerek, her zaman Suriye'nin bütünlüğünden yana tavır aldıklarını vurguladı.
Mark Toner, Türkiye ile ilgili olarak ise şu açıklamalara yer verdi. 'Suça ortak olmak istemiyoruz' bildirisine imza atan akademisyenlerin terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle suçlanmaları ve tutuklanmaları rahatsız edici bir davranış biçimi, şeklinde yorumladı. Bu konuyla ilgili soruyu cevaplarken,'Gerçekleştirilen bu davranışların rahatsız edici bir boyutta olduğunu görmekteyiz. Türkiye'de resmi güvenlik kuvvetleri, yargı makamları karşı görüş belirten farklı politik görüşlere fırsat vermiyor. Bunu bir karışıklık olarak görüyor. Demokratik ülkelerde farklı politik görüşler susturulmamalı aksine cesaretlendirilmelidir. Biz, her zaman söylediğimiz gibi Türk makamlarının kendi anayasasında belirttiği evrensel insani ve demokratik değerlere saygı duymasını istiyoruz.' dedi. Ayrıca Türkiye'de yıllardan beri süregelen farklı eleştirel seslere, akademisyenlere, gazetecilere karşı yapılan Linç girişimlerinin endişe verici boyutlara ulaştığını sözlerine ilave etti.