Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Canikli’nin açıklamalarından satır başları:
“Esas itibariyle geleceğe yönelik rasyonel şekillenme Giresun İmam Hatip Lisesi’nde ortaya çıkmaya başladı. O dönem toplumun politize olduğu yıllardı. 70’li yılların ortası. Hangi bölgede olursa olsun herkes genel potanın içerisinde nasibini alıyordu. Biz de öğrencilik yılları yoğun siyasi tartışmaların en yoğun olduğu dönemdi. Okuma işi aslında yine bu ortamın etkisiyle şekillendi. Benim ve arkadaşlarım için. O dönemde özellikle ‘komünistlerle’, öyle tanımlandığı için söylüyorum münazaralar yapardık. Bir ara gelirdik ve tartışmalar yaşardık.
“Kapitali okuyup anlamaya çalışırdık”
“Çatışmalar, kavgalar olurdu ama bunlar da olurdu. Sadece Giresun’da değil bütün imam hatiplerin karakteristik özelliği olarak ortaya çıkardı. Tartışma konuları entellektüeldi. Onların argümanlarını çürütebilmemiz için onların beslendiği ana öğretiyi bilmeniz gerekir. Arkadaşlarımızla birlikte Kapital’i okuyup anlamaya ve o münazaralarda cevap vermeye çalışırdık ama anlamazdık. Üzülürdük. Milli iradeyi temsil etmeyen jakoben yaklaşımlara karşı Türkiye’yi korumamız, kurtarmamız gerekirdi. Kavgamız buydu.”
“Tılsımlı cümle düzeni değiştirmek”
“O zamanlar aklımda siyaset yoktu. Devletin önemli kademelerinde düşüncelerimizi hayata geçirebilirdik. Ama bunlar kesinlikle bireysel düşüncelerdi. Benzer düşüncelerin başka okullarda da olduğunu biliyoruz. Fakat bu tamamen birbirinden kopuk, bağımsız bir düşünce. Bir arkadaşımız kendisini “bağımsız müslüman” olarak tanımlardı. Bunun aslında ne kadar önemli olduğunu şimdi görebiliyoruz. Kamuda üst yönetimlere gelerek oralardan başlayarak bu düzeni değiştirmekti amacımız. Bunu solcular da kullanıyordu. Ama tılsımlı cümle düzeni değiştirmek”
“Tek yol islam yazardık, tek yol devrim yazarlardı”
“Giresun kalesine büyük harflerle ‘tek yol islam’ yazardık. Bir süre sonra ‘tek yol devrim’ yazarlardı. Mücadele alanlarında bu önemliydi ve bizi heyecanlandırırdı. Kaleden imam hatipe kadar zincir oluştururduk. Aynısını diğerleri de yapıyordu. Şuna çok dikkat ediyorduk. Kesinlikle fiziki kavga bizim lugatımızda yoktu. Bu tür bir çatışmanın içeriden kaynaklı bir durum değil, bize enjekte edilen, küresel birilerinin istediği tartışma biçimiydi.”
“Verilen silah aynı”
“Ülkücüye silahı verenle sosyaliste silahı veren aynı el. Bunu söylüyorduk, konuşuyorduk ve hakikaten doğru bir tespitti. Kadir Mısıroğlu’nun Sebil diye bir dergisi vardı. Beni çok etkilemişti. Onun da dili çok ağırdı. Anladıklarımız yeterdi bize. Yeni Devir gazetesi vardı. Biraz daha entellektüel boyutu olan gazeteydi. Necip Fazıl en hareketli dönemiydi bizi etkileme noktasında. Yazıları ve sohbetleriyle. Allah rahmet eylesin. O günlerden bugünlere geldik.
“İdeal bir hedefimiz var, düzeni değiştireceğiz”
“Kaymakam ve vali olmaktı hedefimiz. Anadolu’dan geliyoruz. Orada gördüğün en büyük devlet memuru kaymakam. Zihin dünyamızda etkisi var. Siyasala geldiğimizde ilk tercih olarak yaptık. Ailem ve abilerim tıp fakültesini istiyordu. Bizim son derece ideal bir hedefimiz var, siyasala gireceğiz ve düzeni değiştireceğiz. Önce tıp fakültesini işaretledim ama sonra değiştirdim.”
“15 Temmuz hayırlı şeylerin çıkmasına neden oldu”
“Bu tartışmalara girmeye gerek yok. 15 Temmuz’dan sonra yeni bir dönem başladığı. İşbirliği diyebiliriz ona. 15 Temmuz böyle hayırlı şeylerin de ortaya çıkmasına neden oldu. Bu önemli bir kıymettir. Bunu zedeleyecek bozacak tartışmalara hiç girmiyoruz. Karşıdan salvolar gelse de ona rağmen girmiyoruz. Bu tartışmalar önceki dönem tartışmalar. Özeti şuydu onun. O dönemde iktidara geldiklerinde şunu yapacaklarını anlatan toplam mali yükünü çıkarmıştım. Yanlış hatırlamıyorsam 280 milyar liraya ihtiyaç vardı. Sözlerin gerçekleşmesi için. İkinci bir bütçe gerekiyordu. Hakikaten böyle bir kaynağı bulabilirlerse CHP, her yıl nobel ödülü vermek gerekir. Bilim adamlarının, ekonomistlerin bulamadığını çözdüğü için vermek lazım. O tartışmalardı”
“Yenikapı ruhu sürdürülebilir bir şey”
“Yenikapı ruhu sürdürülebilir bir şey. Bütün dünya yapıyor. Biz neden yürütmeyelim? Bugüne kadarki gerginlikler normal olmayan durumlardı. Sürekli kavga ediyorsunuz bulunduğunuz ortamda. Normal bir şey değil. Normal olan sükunet, sakinlik. Kavga arada olabilir. İnsanların birbirini anladığı, konuştuğu, sohbet ettiği dönem normal olandır. 15 Temmuz’dan sonra bu olay bizi yakınlaştırdı ve herkesin özlemi buymuş. Muhalefet için de söylüyorum bunu. Bu ortamı yakaladık, keşke daha önce olsaydı. O yüzden kıymetli bizim için. Ne yaptığımızın farkındayız. Ülkeyi yönetmeye çalışıyoruz. 15 Temmuz öncesi muhalefetin söylemini havadayken reddediyorduk, onlar da bize yapıyordu. Bunun normal olmadığını daha iyi anlıyoruz. CHP’de FETÖ ile yapılan çalışmalarla ilgili birlikteydik. Önerileri, düşünceleri aktardılar. Yapıcı önerileri not aldık. Muhalefetin de yapacağı şeyler vardır”
“Hükümetin uygulamaları yanlış algılanıyor”
“At izi, it izi tamamen sosyal medyada, basında bu konuyla ilgili tartışmaların ortaya çıkardığı kargaşayı tanımlamak içindi. Bizim yaptığımız uygulamalarla ilgili bir problem yok. FETÖ’cüler içeride, diğerleri dışarda, bir de tam tersi söyleniyor. Bu tartışma kamuoyunda yapılıyor. Olabilir tartışılabilir. Fakat vatandaş şunu zannediyor. Görevden almalar, açığa almalar, kurumların kapatılması tedbirlerinin dağınık gittiği şeklinde algılanıyor. Kamuoyundaki tartışmalardan hükümetin uygulamaları yanlış algılanıyor. Kamuda çalışanların ayıklanması gerekiyor. Finans ayaklarının kurutulması kaynaklanıyor. Bir terör örgütüdür. Türk milletinin karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden bir tanesi olduğunu gördük. Temizlenmesi noktasında mutabıkız”
“Somut tanımlanabilir objektif kriterlere bağladık”
“Kurunun yanında yaş yok denecek kadar az. Sıfır dememiz mümkün değil. FETÖ mensubu değilim diyenlerin sayısı, toplam işlem görenlerin yüzde 1’inin altında. FETÖ mensubu değilim itirazlarını bütün boyutlarıyla yeniden değerlendiriyoruz. Yanlışlıkla o kategoride değerlendirilip kamuda görevine son verilmişleri iade ediyoruz. En son kararnamede daha önceki kararnamelerde kapatılan FETÖ mensuplarına ait olduğu gerekçesiyle 53 tane özel öğretim kurumunu açtık. Bir tane de sendikayı açtık. Daha sonra gelen itirazlar üzerine baktığımızda örgütle alakaları olmadığını tespit ettik, tekrar açtık. Hata olabilir. Sıfırlamak imkansız. Önemli olan şudur, düzeltme kanalları açık. Başlangıçtaki hassasiyeti göstermek için bu işlemler nasıl yapılacak ayrıntılı şekilde çalışmalar yaptık. Yol, yöntem ve kriterler belirledik. Her vali aynı yöntemi uygulasın diye belirledik bütün bakanlıklara duyurduk. Somut tanımlanabilir objektif kriterlere bağladık.”
“2014’te herkes safını seçti”
“İhbar araştırmamız için dürtü oluşturuyor. Bir kişi geliyor ‘bu FETÖ’cüdür’ diyor. Biz bunun araştırılması için başlangıç noktası olarak kullanıyoruz. Araştırmalarda kriterlerden bir tanesine yakalanmamışsa kesinlikle işlem tesis etmiyoruz. Subjektif değerlendirmeleri dikkate almıyoruz. Biz bunları kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bunlara ait olduğu kesinlikle belirlenen öğretmen ve memur sendikalarına üyelik, o da 2014’ten sonra sürdürülenler esas. Üye olanların bu tarihten sonra üyeliklerini devam ettirenler ısrarla. 2014’te her şey ortaya döküldü, safını seçti herkes. O zaman terör örgütü olduğu bütün mecralarda tartışıldı. Orada saflar net olarak ortaya çıktı. Ondan sonrakiler artık irade beyanıdır. Bank Asya’ya para yatıran ya da hesabındaki parayı arttıran, terör örgütü başının Bank Asya’nın mali yapısının düzeltilmesi için talimatını yerine getirmek amacıyla yapanlar. Bir tartışma vardı. Erşan beyin beyanı oldu. Terör örgütü başının bu çağrısına uyanların hepsi örgüt üyesi sayılır diyor.”
“Bunlar örgüt üyeleri arasında haberleşmeyi sağlamak için ByLock diye haberleşme platformu kullandılar. Hakikaten çözülmesi zor bir şekilde şifrelemişler. MİT bir kez daha önemli bir iş yaptı. Hepsi açığa çıktı şu anda. Bu haberleşme hattını kullanabilmek için örgüt üyesi olmak gerekiyor. Özel şifreyle bu platforma girebiliyorlar. Burayı kullananlar kriter olarak kullanıldı. Ayrıca MİT ve emniyet istihbarattan gelen bilgiler. Bunlar ham bilgiler. Bunlar işlendi. Mesela sosyal çevresinde yoğun olarak irtibatta bulunduğu örgütün çatısında bulunan kişiler var. Orada daha ayrıntı bilgiye giriyoruz.
“Yargı imamıyla 239 defa görüşmüş”
“Sosyal çevresinde olan bir kişi yargı imamıyla iki yıllık periyotta 239 defa telefonla görüşmüş. Kamuda memur bu kişi. İlk gelen bilgi böyle değil ama. En son hangi tarihlerde görüştüklerine bakıyoruz. 2014’ten sonra görüşmüşler mi diye bakıyoruz. Yargı imamı, yurtdışına kaçt. Buna benzer örnekler. Meseleyi somutlaştırıyoruz. Bunun dışında hiçbir şekilde subjektif değerlendirmeleri göz önüne almıyoruz”
“Evdeki altınını bozdurup Bank Asya’da hesap açtırmış 2014’ün Ocak ayında. Bu bilgiye baktığında terör örgütü üyesi. Fakat itiraz geldi. Bunun üzerine banka döküm kayıtlarını aldık. 2012’de altın hesabı açmış. Bu olaylar başlayınca hesabı kapatabilmek için TL’ye çevirmiş, aynı gün parayı çekmiş. Bu olaylardan sonra bağlantısını kesmiş. Düzelttik.”
“Babası 3 yıl önce vefat etmiş”
“Önemli görevde bulunan birisinin babası. ByLock’a girmiş. Kırmızı pozisyonda. Onu mercek altına aldık. Çıkarmadık ama başka delillerle oğlunu konuşuyoruz. MİT’in kayıtlarında babasının kırmızı kategoride edilmiş şekilde ByLock’ta olduğu bilgisi geldi. Oğlu şüpheli konumuna geldi. Önemli görevi olduğu için mercek altına aldık. O çalışmayı yaparken babasının 3 yıl önce vefat ettiğini gördük. Birileri babası adına o hattı almış ve kullanmış. Dolayısıyla takipten düşürdük”
“Cumhurbaşanımız bizi uyarmaya çok önceden başlamıştı”
“Birkaç hadise yaşadığımda korkunç olaylar yaşadım ve hakikaten ürperdim. Gümrük Bakanlığı’nın tüm sistemini kontrol edecek şekilde yapı kurduklarını anladık. Bir pencere açmışlar, oradan Gümrük Bakanlığı’nın tüm bilgilerini dışarıdan bir yerlere aktarması imkanı verecek sistem oluşturmuşlar. Onu tespit ettiğimizde dehşete düşmüştüm. Bilgi işlemle ilgili atamalarda benden önce yapılmış, ortaya çıkmış. Ama onun büyüklüğünü açılan gedikle neler yapabileceklerini, nasıl kötüye kullanabileceklerini görünce dehşete kapılmıştım.”
“Hata olabileceğini kabul ediyoruz”
“İlgili bakanlığa başvursunlar. Hesap açmış, kredi kartı çıkarmış, bunların hiçbir tanesi görevden almak için kullanılmadı. Tek tük yanlışlıklar oluyor. Öyle olduğunu düşünüyorlarsa da başvursunlar. Kriz merkezi kurulacak. Oralara taleplerini iletsinler, hepsi bize geliyor. Değerlendireceğiz. Geldiği zaman üç gün içerisinde sonuçlandırıyoruz talepleri. Şu ana kadarki incelemelelerde 8-9 memur var. Onları da görevlerine iade edeceğiz. Bir kompleksimiz yok. Hata olabileceğini kabul ediyoruz. Mazlumun ahını almak niyetimiz yok. Hatalarımız varsa düzeltme imkanı için yardımcı olsunlar”
“Adaletsizlik yapılmasın”
“Kolunun kanadının kırılması gerekir bu tehditin. Bu millete karşın bir tehdit oluşturmayacak hale getirilmesi gerekir. Bir yangın var onun söndürülmesi gerekiyor. Kumanda edilen pilotlar, beyni yıkanan pilotlar bir talimatla bu ülkenin milli iradesinin sembolü olan TBMM’yi bombalayabiliyor. Köprülerin havaya uçurulması tartışılmış. Dolayısıyla bu gerçekten milletin karşı karşıya kaldığı şeyin tehdit olmaktan çıkartılması gerekiyor. Adalet ve hakkaniyet gözeterek. Siyaseten zarar verip vermeyeceğinin hesabını yapmıyoruz. Böyle bir kaygının içerisinde değiliz. Tek kaygımız, haksızlık yapılmasın adaletsizlik yapılmasın. Diğer partilere de gelen yanlışlık yapıldı ihbarlar var.”
“Omurgaları kırıldı. Eylem yapamıyorlar”
“Kendi adamların yol açmak amacıyla yapılan operasyonlar. Devlet anayasada ya da evrensel ilkelerde tanımlanan noktaya oturmaya çalışıyor. Hiyerarşik mekanizmanın işleyebildiği ve organlar arasındaki ilişkinin oturtulması yapılmaya çalışıyor. Büyük oranda tesir edildi. Örgütün ana omurgası kırıldığı için sistematik olarak karar alma mekanizmaları çalışmıyor. Birbirleriyle bağlantıları koptu. O çarkın dişlerinin önemli bölümü işlemiyor. Karar alıp eylem yapamıyorlar.”