Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını veren cuntacıların 15 Temmuz gecesi düzenledikleri darbe girişimine ilişkin konuştu. TRT’de Erhan Çelikve Yaşar Taşkın Koç‘un sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fethullah Gülen’in iadesi konusunda belirli bir noktaya gelineceğini belirterek, “ABD’ye bu işi uzatmayın diyoruz” dediklerini kaydetti.
Erdoğan, Başdanışmanı Şeref Malkoç‘un MHP lideri Devlet Bahçeli‘ye ilişkin “Bahçeli, Yenikapı’da ömründe görmediği bir kalabalığa hitap edecek” sözlerini “Başdanışmanlarımdan birinin açıklamasını çok çirkin buldum. Özür dilesin dedim. Sağ olsun özür dilemiş” ifadeleriyle eleştirdi.
Erdoğan, darbe girişiminin ardından kamu personelinin iptal edilen izinlerine ilişkin ise “Kamuda izinler için hükümet değerlendirmesini yapıyor. Normalleşme süresine geçer geçmez sinyal vereceğiz” dedi.
Fethullah Gülen cemaatinin örgütlenme biçimini 2010 yılından beri anlattığını vurgulayan Erdoğan, iktidara geldikleri ilk yıllarda dönemin Milli Eğitim Bakanı’na dershaneleri kapatma fikrini sunduğunu ifade ederek “Bizim iktidara geldiğimizden kısa bir süre sonra, o zamanki Milli Eğitim Bakanımıza dershaneleri kapatalım dedim. Dershaneler varsa okullar niye var, okullar varsa dershaneler niye var dedim. Maalesef, bunu anlatamadım” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“15 Temmuz bendeki inandırdığı his, ülkemde doğrusu böyle bir şeyi hissediceksem, benim ülkemde hiç mi hiç akla hayale gelmez. Ülkedeki birlik beraberlik durumunun iyi gittiği bir zamanda böyle bir havanın estirilmesi düşündürücüydü. Haberi aldığım zaman, eniştemden inanmadım. Olmaz böyle bir şey, dalga mı geçiyorsun filan diye. Teyitler aldık, ne yapacağımızı Berat Bey ile konuşmaya başladık. Hemen atacağımız adımlarla ulaşmak istediğimiz telefonlara ulaşamadık. Daha sonra ulaşma imkanını yakaladık.
“Onlarla yaptığımız açıklamaların duyurulmadığını, o anda devreye girilemediğini, o zaman yapılacak tek şey kaldı. Biz, cep telefonlarıyla bağlanalım ve cep telefonlarıyla dört ayrı kanala bağlandık. Dört ayrı kanalla sesimizi duyurma fırsatını duyduk.
“Şahsımla alakalı Almanya’ya iltica istedi gibi asparagas yanlış haberler yayınladılar. Ne kitabımızda ne inancımızda böyle bir şey söz konusu olamaz. Bir şeye inanarak bunu yaptık, biz dedik ki kula kul olmayacağız. Sadece Allah’a kul olacağız.
“Güvenlik ekibim, kendilerine göre tedbirlerini aldılar. Güvenlik ekibimizden iki şehidimiz var. Rabbim onlarla bizi cennetinde buluştursun. Hemen süratle çok yakın bir noktada olan helikopter pistine hareket ettik. Ailemiz hazırlanmıştı bu arada, hemen oraya geçtik.
“Önemli isimlerden birisi de pilotumdur”
“Önemli isimlerden birisi de gerçekten pilotumdur. Helikopter pilotlarımız o noktada gerçekten hem can siparhane hem de çok şeyi göze alarak adım attılar. ‘Yakıtım bitene kadar bunlar beni yakalayamaz’ dediler. 15 dakikada Dalaman’a ulaştık. Dört ayrı noktada uçaklarımız hazır bekliyordu. Biz Dalaman’a inerek oradan uçağımıza bindik, uçağımızla hareket ederken de ilk etapta ‘Sen şöyle bir kalk bakalım, ya Ankara ya İstanbul’ dedik. Belli bir noktaya gelene kadar nereye ineceğimizi bilmiyordu. Biz, tabii artık gecenin kararan saatleri, helikopterle kalkışımız Dalaman’a gelişimiz 1 civarı olan bir noktaydı. Uçağımız hareketi yaptı ve Biga çevrelerindeydik ki pilotumuza “Biz İstanbul’a inelim” dedik, dedi ki ‘Pist karanlık’. ‘Karanlığa inemiyor musun’ dedim, ‘İnerim ama riski var’ dedi. Bizim uçağımızın kısa mesafede durma, kısa mesafede havalanma fonksiyonu olan bir uçak. Dedi ki ‘Endişem tank, kamyon, pistin üzerine koyarlarsa tehlike olur’ dedim o zaman ‘Pistin üzerinde birkaç tur at’. Onu yaptı.
“İstanbul Emniyet Müdürümüze de teşekkür ediyorum”
“İstanbul Emniyet Müdürümüzle görüştüm bu sırada. Mustafa kardeşimize teşekkür ediyorum. 15 dakika içerisinde kuleyi temizlediler, pist aydınlatıldı. Pist aydınlatıldıktan sonra piste indik, apron doluydu. Terminal önü on binlerce insan orada bekliyorlardı. İki kez, F-16 uçaklarıyla ses hızını biliyorsunuz aşmak suretiyle patlama, demek ki onlar da herhalde buraya bomba atanlar oraya da bomba atarlardı. Bomba yüklü değillerdi büyük ihtimalle.
“Akıncılar’a 12 bomba atıldı”
“Bunu bir kez yaptılar olmadı, bir daha yaptılar. Biz o sırada konukevine girmiş olduk. Valimiz, 1. Ordu Komutanımız ve bakanımız ufak kriz masası oluşturduk. Buradan da Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığını duyduk. Başbakanımızla tekrar bir irtibat kurduk. Genelkurmay Başkanlığı’na vekaleten Ümit paşayı getirmiş oldu. Başbakan Eskişehir’le kurduğu diyaloglarla Başbakandan yazılı talimat istediklerini söyledi. Ümit Paşa Eskişehirle görüşmeyi yaptı, talimatı verdi. Talimat verildikten sonra hemen Akıncılar’a bombalama başladı. 3 saat 3,5 saat içerisinde Akıncılar’a 12 bomba atıldı, pist kullanılamaz hale geldi. Akıncılar hareket merkezidir, bombalarla daha bir rahatlama oldu. İş iyice dönüverdi.
“Anlatılacak çok şeyler var, tankların altına yatan, paletlerin arasından yatıp da gazi olan çıkan Sabri var. Bir kolu şu anda sakat ama kurtulacak. Bir diğer tarafta yine Üzeyir kardeşimiz kolunu neredeyse tamamen kaybetmiş vaziyette ama hala imanın gereğini o şehadete koşmanın inceliğini taşıyor. Onlar hala bize ‘Siz nasılsınız reisimiz’ diye soruyorlar.
“Gerek eşim gerek kızım temkinliydi”
“Gerek eşim, gerek kızım gerek damadım hepsi de bir metanet içerisindeydi. Sadece büyük torun ne oluyor baba diye soruyor. Bir de ortanca torunum var, o ürktü. Bizim 8-9 aylık bir torunumuz var. Şu an bunların hepsinden bihaber. Gerek eşim, gerek kızım temkinliydi. Telaşları yoktu.
“İnanmak ve ondan sonra da yürümek, bütün mesele budur. Bizim için kaza ve kader imanımızın gereği değil mi?
“Erol Olçok, telefonlarda çekilmiş olan o anı izliyorum. Bakıyorum ki kaybetti, oğlu 17 yaşında Abdullah Tayyip babasıyla şehit oldu. Bunlarla beraber birçok köprünün üzerinde olsun, Vatan Caddesi’nde Külliye’de olsun birçok yerde sadece düşünün Özel Harekat’ta 53 şehidimiz var. Bombayı indirdiler ve orada 53 kardeşimiz şehit oldu. Bunları ne ile izah edeceğiz? Ne ile anlatacağız? Bu ne vicdandır? Bunların insanlıktan nasipleri yok. Din Şurasının bildirgesi açıklandı. 17 maddelik açıklanan sonuç bildirgesi hakikaten çok çok önemli. Detaylandırarak kitapçık haline getirilmesi, bunun da tabii ki milletimiz tarafından iyice okunarak anlaşılmasında fayda var.
“2010’dan beri FETÖ’nün örgütlenme ağını anlatıyorum”
“2010’dan beri FETÖ’nün bu ülkede örgütlenme ağının ne kadar geniş olduğunu anlatıyorum. Mesai arkadaşlarıma anlatmakta zorlandım. TSK’da, emniyette, yargıda, bakanlıklarda işlediğini anlattım. Çoğu zaman şu ifade kullanılıyordu: Delil var mı? Her şey ortada işte. Adamlar kendilerinden başka kimseyi hiçbir yere yaklaştırmıyorlar. Uluslararası seyahate gidiyorsunuz, tabi ben TOBB Başkanı’na diyorum ki bütün STK’lardan temsilci al, filanca vermiyor, filanca onların ticaretleriyle iştirak eden kuruluşları. Niye vermiyor, tek başına hareket edelim. Kendilerinden başkalarına hayat yok. Bundan sonra kesinlikle ne Ekonomi Bakanlığı olarak ne de siz bu tür yolculuklarda kota vermeyeceksiniz.
“İktidara geldiğimizde Milli Eğitim Bakanımıza dershaneleri kapatalım dedim, anlatamadım”
“Bizim iktidara geldiğimizden kısa bir süre sonra, o zamanki Milli Eğitim Bakanımıza dershaneleri kapatalım dedim. Dershaneler varsa okullar niye var, okullar varsa dershaneler niye var dedim. Maalesef, bunu anlatamadım. Taa Nabi Bey’in dönemine kadar dershaneler konusunda adım atamadık. Bunlar bizim kayıp yıllarımızdır. Başbakansınız ama bir yere kadar anlatıyorsunuz. Israr ısrar ısrar daha ileri gidemiyorsunuz. En büyük parayı bunlardan kazandı. Bunların can damarı oydu. İnsan kaynağı da oralardı. Havasını atıyorlardı, sağdan soldan seç seç, oradan gel çıkar çıkar. Ben şu kadar başarılı öğrenci çıkardım. Orada iş başladı aslında, her şey orada koptu. Ondan sonra arkadaşlarım da farkına vardılar, arkadaşlar kusura bakmayın bundan sonra geri adım yok, üzerine üzerine gideceğiz. Dost diye bildiklerimiz de zaten o arada bizden kopmaya, aleyhte yazılar yazmaya başladılar. Köşelerinde vurmaya başladılar. Her şey menfaat endeksli. Mama ellerinden alınınca düşman oldular. Başladılar bağırıp çağırmaya.
“Devletin, TSK’nın yeniden yapılandırılması…”
“Şu anda TSK ve diğer kurumlarımız içerisindeki yapılanmayı şu anda iktidarımız birlikte inşallah kurumlarımızla birlikte çalışarak temizlemeye başladı. TSK’nın yeniden yapılanması, devletin yeniden yapılanması bizim bu iki başlığı çok iyi değerlendirmemiz lazım. Değerlendirirken hukuka aykırı bir adım atalım demiyorum ama kusura bakmasınlar zalime şefkat mazluma ihanettir.
“KPSS’yle insanlar nerelere sokulmuş”
“Bu ülkede KPSS sınavlarıyla insanlar nerelere sokulmuş. Polise bu şekilde, TSK’ya bu şekilde, devletin kurumlarına bu şekilde istedikleri elemanları yerleştirdiler. Tayinleri yaparken aynı şekilde, bütün bunları yaptılar. Bunları temizlemezsek, şehitlerimize bunların hesabını nasıl veririz? Bu temizlik harekatını yapmak durumundayız.
“Bunu aklı selim sahibi yöneticilerle, gerek yargıda gerek TSK’da gerek tüm devlet kurumlarında bakanlarımız, Başbakanımız başta olmak üzere, muhalefet partilerinin yöneticileri inşallah başta olmak üzere yasamayı beraber yapmamız lazım, yasa organıyla beraber çalışarak. Küçük bir anayasa değişikliği paketiyle bu iş başarılırsa inanıyorum ki çok daha sıkı temel atılmak suretiyle ve bir de OHAL ile bu işi kaynaştırarak mesafe alırız diyorum.
“Önce tabii, bir şeyi hassas ele alamamız lazım. Bunu televizyon programlarında özellikle sadece bir tespit yapıp bazı kurumlarımızı öne geçmek istiyorum. Nedir dersek, istihbarat örgütü yıpratılacak bir örgüt değildir. MİT ile ilgili atılacak veya yapılacak bir iş varsa hükümet değerlendirmesini yapar ona da göre de bizimle de istişare eder. Kararını alır. Ama sürekli tabii televizyon programlarında MİT üzerine bu denli yüklenirsek çalışamaz hale getiririz.
“İstihbarat zaafı var ama dünyada istihbarat zaafının olmadığı bir ülke var mı?”
“Ben bir şey söyledim, istihbarat zaafı var dedim. Tamam ama dünyada istihbarat zaafının olmadığı ülke var mıdır? Birçok terör eylemlerinde istihbarat zaafının olduğunu görürsünüz dünyada. Yine söylemiştim, dere geçerken at değiştirilmez. Şu süreci başarılı bir şekilde atlamamız lazım. İrtibat kuramayışım, kendilerinin bulunduğu şartlar sebebi ile olabilir, kendileri de bu şekilde ifade ediyorlar. Koruma müdürüme ulaştılar. Bazı soruları kendisine, bulunduğumuz yerde herhangi bir sıkıntı var mı diye sordular. Gönlüm arzu ederdi ki keşke o anda istirahatteydim, beni kaldırmamı, benimle böyle bir görüşme yapmamı isteyebilirdi.
“TİB BTK’ya devredilecek”
“Geçen de söyledim, TİB’in kapatılması. Bu örgüt, tamamen paralelin en önemli yapılandığı yer, burayı tamamen kapayarak içeride işe yarar tipler varsa, BTK alır değerlendirir diğerleriniyse tamamen… TİB, BTK’ya devredilecek.
“Bu süreçten yıpranmama veya zarar görmeme diye bir şey olmaz. Yapmaları gereken bir görev varken, içine yapmadı. Böyle bir kalkışmayı polisimiz yapmadı. Kendi komuta kademesine yaptıkları muameleleri izlediniz. Genelkurmay Başkanı’ndan kuvvet komutanlarına kadar gördünüz. Kendi yanlarında taşıdıkları emir subayları kendilerine ihanet etti. Benim yanımdaki kurmay gibi. Aynı ihaneti yaptı. Şüphelerimiz vardı. Köyüne mahallesine varıncaya kadar. Bunlar takkiyeyeyi çok çok iyi yapıyorlar. Kendilerini gayet iyi gizliyorlar. Hep gelen referanslar olumlu bu yüzden. İstihbarat diyoruz, oradan da isabetli kararlar alamıyoruz.
“Dedim ki tekrar Cumhurbaşkanlığımda da şu an itibariyle başbakanlığımdaki korumamı alacağım, onunla beraber çalışacağım. Emniyetten polis müdürü arkadaşım bu görevi yapıyor, onunla devam edeceğiz. 10 bine yakın gözaltında olan insan var. Basit bir rakam değil, bununla kalır mı? Kalmaz. Bu daha devam eder.
“Bunlar ilkesiz, ne yapacakları belli olmaz, tam bir bukalemun”
“Bundan sonraki süreçte terörle mücadelede aksak yönler ortaya çıkacak. Bunların içinde bu ahlaksızlar ne kadar var. Şimdi onlar çıkacak ortaya. O tür bilgiler gelmeye başladı. Bölücü terör örgütüyle işbirliği içinde olanlar, PYD, DAİŞ ile iş birliğinde olanlar var. Bunlar ortaya ifadeler alınırken yavaş yavaş çıkıyor. Bunları biz seçim kampanyalarında tanıdık, zaten bakıyorsunuz her siyasi parti ile bunlar pazarlık halindeler. İlke diye bir şey yok. İlkesiz bunlar. Nerede ne yapacakları belli olmaz. Tam bir bukalemun.
“Bütün arkadaşlarımız yoğun çalışma içerisinde. Herkes neyin ne olduğunun farkında. Ben de mesala DDK’yı bu görevle görevlendirdim.
“İş adamlarımızın birlikten beraberlikten yana olduklarını gördüm”
“İnsanoğlu, bakıyorsun bir şeyden sonra rehavete kapılıyor. Bu işler bitti noktasına getiriyor, daha bitmez. Durum bakalım, en ciddi şeyi yeni başlattık.Terörün tehditlerin sona ermesi gibi bir şey olmaz. O ancak, kazanılanın bitmesiyle, kanser hücresi diyoruz ya, o virüs kazınıp atılırsa ‘Hah, tamam, temizlendi artık’ diyebiliriz. 20 gün oldu, kararlılıkla gideceğiz. Ama ben bütün medyanın takındığı tavır sebebiyle çok memnunum. İş dünyamız korumalı. Bakıyorsunuz 2 gün önce uluslararası CEO’larla görüşme fırsatımız oldu. Bugün yerli sanayici ve iş adamlarımızla görüşmeler yaptık TOBB’un. Hepsinden destek, yardım istedik. Hepsinde bir kararlılık gördüm. Sürece yönelik de tabii gerek buraya gerek hükümetimize şükranlarını ifade ettiler. Devam etme ricasında bulunduk. Tüm iş adamlarımızı kararlı görüyorum. Birlikten beraberlikten yana olduklarını gördüm.
Programa verilen arada 15 Temmuz gecesi darbe girişimine karşı sokağa çıkıp hayatını kaybedenlerin belgeseli yayınlandı. Erdoğan, belgeseli izlerken gözyaşlarını tutamadı.
“Darbeler tarihi 15 Temmuz’u çok farklı yazacak. Bizim şu andaki genç kuşaklarımız için oralardaki şehit olan, gazi olan o olayların içinde az önce ikiz kardeşlerimizi gördük, eşlerinin duruşunu gördük. Bugün geleceğe bakış çok önemli. Evlatlarını babaları gibi yetiştirmek, bunun hesabını içinde olmak, çok farklı bir anlayış. Milletimin imanı, azmi inşallah ülkemizi birçok alanda da muasır medeniyetler seviyesi üstüne çıkartacaktır. Bunlarla hemhal olmayacağız, yeni hedefler belirleyeceğiz. Bununla birliğimizi çok pekiştirdik, meydanlarda şu siyasi parti, bu siyasi parti bunlar yoktu. Meydanlarda sadece vatan, adeta ben Allah yolunda ölüyorum diye koşanlar vardı. Meydanlarda adeta yani 1071’ten bu yana gelişin izleri vardı. 1453’ün izleri, Çanakkale’nin ruhu, İstiklal Savaşı’nın ruhu vardı.
“TBMM ikinci defa Gazi Meclis oldu”
“Ben buradan pazar günü için de seslenişimi yapıyorum, inşallah pazar günü şu parti bu parti demeksizin, Yenikapı meydanında toplanacağız, 81 ilde dev ekranlardan izlenecek. Meclis Başkanımız katılacak, özellikle teşekkür ediyorum çünkü o gece Meclis kapalı olduğu halde bu olaylarla Meclis’e koşup 100’ü aşkın milletvekilimizin de oraya yetişmesiyle Meclis’i çalıştırmaları bize İstiklal Savaşı’nı hatırlattı. Bu çok önemli bir olaydı. İkinci defa bu Meclis Gazi Meclis oldu. Şimdi yurt dışından filan gelenler, pek gelen yok ya, biz milletvekiliyiz öyle mi? Öyleyse şu hale bak.
“Londra’dan Paris’ten kurusıkı atmakla olmuyor bu iş”
Londra’dan Paris’ten kurusıkı atmakla olmuyor bu iş, gel gönder bir temsilcini de demokrasi ülkesinde demokratik parlamenter sisteme nasıl darbe yapmak istemişler gel bir gör. Bu haşhaşilerin neler yaptığını bir gör. Tayyip Erdoğan’a diktatör diyebilirsiniz, insaf edin de gelin bir görün ya, ne var bu ülkede ama yok. Sadece kendilerine ait malum haberleşme organlarıyla yalan yanlış haberlerle ne yazık ki bu süreçte “fakat, ama, ancak”la bu işi yönlendirmeye çalışıyorlar, yönlendiremeyecekler. Bu ülkeyi parçalamayacaksınız. Bir öleceğiz, bin dirileceğiz. Bu milletin ruhunda bu var.
“Başlıyorlar kem küm etmeye”
“7’sinden sonra biz ne yapacağız diyorlar. Sinyalleri veririz. Şunu açık ve net söyleyeyim ben Batı Türkiye’nin güçlenmesini istiyor. Bazı haberler alıyoruz, neymiş haberler diyorlar. Çok insanlar işlerinden oluyor, asker askerliğinden oluyor, eee, işte bunlar bizi endişelendiriyor. Dedim önce, siz benim 239 vatan evladımın şehit olmasını incelediniz mi? Siz benim ülkemde 2196 tane gazi var, incelediniz mi? Size bu propagandaları kim veriyor? Siz bir cumhurbaşkanı olarak muhattabınızla hiç konuştunuz mu? Güveneceğiz bir ismi yerinde bir inceleme yaptırdınız mı? Başlıyorlar kem küm etmeye. Bak İsveç, eski Dışişleri bakanı, gümbür gümbür bir açıklama yaptı. Kendi Dışişleri Bakanı’na haddini bildirdi. Bu bir karakter meselesidir.
“Türkiye’nin şu anda kendine yeter hale geldiğini gördükleri için rahatsız oluyorlar”
“Yıllar yılı hep bu tür yanlışlar üzerine hayatlarını sürdürdüler. Gel ya, incele bak. Yok, ama bunlar Türkiye’nin şu anda kendine yeter hale geldiğini gördükleri için rahatsız oluyorlar. Her geçen gün daha da güçleneceğiz. Şu anda düşünün, daha ilk gün piyasaya sürülen döviz 2,5 milyar dolar. 15 Temmuz’dan bu yana 20 günde vatandaşlarımız 10 milyar dolar bozdurmuşlar. Bu var ya dövize meydan okumaktır. Bu olay bizi asla şöyle bir acaba ne olacak halimize götürmesin. Biz 2023’e emin adımlarla yürüyoruz. Mali disiplinden taviz vermeyeceğiz. O duruşumuzu, istikrarla ilgili duruşumuzu koruyacağız.
“Eski OHAL’leri düşünün…”
“Eski OHAL’leri düşünün, her şey karaborsa olurdu.Meydanlarda insan bulamazdınız. Şimdi tam aksine, milletim meydanlarda.
“Bunların sadece İngiltere’deki o senatör müydü aldığı 114 bin pound muydu, çok ciddi bir rakam almış. Aynı şeyi bakıyorsunuz ABD’de var, senatör ve milletvekilleri içerisinde de aynı durum söz konusu. Dün, galiba Mısır’da bir televizyona röportaj vermiş, televizyonunun arkasında bir terörist var. 170 ülkede örgütlü olduklarını ifade ediyor. Fakat şu anda bazı ülkelerden önemli sesler gelmeye başladı, Pakistan gibi. Aynı şekilde Sudan, Somali bunların okulunu kamulaştırmaya başladılar. Balkanlara da sıçrayacak.
“ABD’ye diyoruz ki bu işi uzatmayın”
“İade süreciyle ilgili dosyalar hazırlanıyor. Bir mahkemenin onlarla ilgili verdiği bir karar var. Dosyalar, savcılıkların açtığı davalar vs bütün bunlarla beraber 10-15 gün içerisinde belirli bir noktaya gelinir. Arkadaşlar da gerekli gördükleri heyeti yanına alıp bu maskesi düşmüş tam bir adeta suçlu konumundaki kişiyi bulup Amerikan makamlarına da anlatacaktır. ABD hangi teröristi istediyse verdik, bize belgeler gönderin demedik. Şu anda da Amerika’ya diyoruz ki işi uzatmayın.
“Böyle bir kaçma fiili eylemi olduğu zaman ABD bunu nasıl izah eder merak ederim. Madem gri kartla yaşıyor ülkenize, Obama gönderdiğiniz belgeleri ilgili arkadaşlarımız inceleyecek hukuk içerisinde ne yapılırsa yapacağız dediler. Göreceğiz.
“ABD’nin Rusya ile arası kötü değil”
“Her şeyden önce birini bırak birine koş anlayışı yanlış. Biz uluslarası camiada isteriz ki hepsiyle münasebetlerimiz iyi olsun. ABD’nin Rusya ile arası kötü değil, olumsuz da baksalar münasebetlerini kesmezler. Biz Rusya ile aramızda istenmeyen bir uçak hadisesi yaşandı. Maalesef bu olumsuzluk devam etti, biz kendilerine bir mektup yazdık. Kendileriyle bu süreci kapatalım artık bu süreci dedik.
“Bu iki bölgede belirleyici ülkenin birbirinden ayrı yaşaması, uzak düşmesi doğru değil bunun bir defa çözelim diyerek ve bu olayla ilgili üzüntümüzü de ifade ettik. Buna karşı da olumlu yanıtlar aldık. İbrahim Beyi aynı şekilde Özbekistan’daki bir toplantılarına gönderdik. Orada da yine Putin’in özel temsilcisiyle görüşmeleri oldu, süreci hızlandırdık. Şimdi 9’unda inşallah bir araya geleceğiz. Bu bir araya gelişimiz hem siyasi hem ekonomik, ticari, kültürel olacak. Bütün bu alanları kapsayacak şekilde bu görüşmeyi gerçekleştireceğiz. Görüşme ile birlikte inanıyorum ki birçok şey rayına oturacaktır. Geçmiş döneme göre farklı görüşmelere sebep olacaktır. Bölgede Suriye meselesidir önemsediğimiz konu. Geçmişte Sayın Putin ile çok görüştük. Verimli bir görüşme yaparsak ardından biliyorsunuz Çin’de G20 zirvesi var, pekiştiririz.
“Bu konuda da bir somut deliller varsa arkadaşlarıma söyledim, bunları bize getirin. Önümüze gelmesi halinde biz Putin’le paylaşırız. O konuyla bunları birbirine bulaştırmak veyahut ilintili hale getirmek ne kadar doğru olur teknik arkadaşlarımla tekrar konuşacağız. Rusya’da da bunları ele alma fırsatımız olacak.
“Gülen’e gel demiştim, beni zora sokmamak için gelmemiş”
“Bütün bir paranoya bizim için doğru olmaz ve yaşam çekilemez hale gelir. Bu artık ben biraz ileri gidiyor gibi olacağım ama böyle bir şarlatanı bu kadar büyütmenin anlamı yok. Şu anda beddualarıyla yatıyor kalkıyor filan. Bunun yaptıklarını çok abartmalayalım, hiç gerek yok. Türkiye’de herkes kaçıyor, fırsatını bulan kaçıyor. Dönmek istersem Türkiye’ye dönerim diyor. Ben yıllar önce Olimpiyat Stadı’nda Türkçe Olimpiyatlarıydı, oradan bir çağrı yapmıştım. Türkiye’ye gelin diye, neden gelmedi? Beni zora sokmamak için gelmemiş.
“Buraya gelirse birçok şey meydana çıkacak”
“Orada olursa efsaneleşiyor. Buraya gelirse birçok şey meydana çıkacak. Tabii o çok manidardı. Hükümetimizi zora düşürmek istemeyiz. Çok manidardı, davan yok bir şey yok. Çık gel, gelemedi. Üst akıl öyle diyordu.
“Beslediler, büyüttüler, ülkemizin üzerine saldılar”
“Biliyorsunuz bunu ben çok çok önceleri dış seyahatten dönerken basın mensuplarına söylemiştim. Bunu yöneten bir üst akıldır, verdiğiyle hareket ediliyor. Şimdi, burada üst akılın ne olduğunu açıklamayı doğru bulmuyor. Yine görevini yapıyor, Türkiye’ye yönelik yapıyor. Şimdi orada üst aklın bu işine geliyor. İşine geldiği için de şu an onu kullanıyor. Dert, güçlü bir Türkiye istemiyorlar, bölmek istiyorlar, milli beraberliğimizi parçalamak istiyorlar. Beslediler, büyüttüler, ülkemizin üzerine saldılar. Türkiye’de ümmeti parçaladılar, aileleri parçaladılar. İnşallah şu olayın çıkışı bizim için yeni bir milattır. Adeta bir istiklal mücadelesinin başlangıcıdır.
Hak edenlere iade-i itibar
“Tespit edilenlerin hepsi ayıklanacak. Onlar hak etmediler. Hak etmeyenler kalamaz ve hak edenler de hakları iade edenler de iade-i itibara kavuşacaklar. Burada hak edilmeyenler var, şimdi bunların KPSS ile ilgili o noktada başladı ya, neye göre başladı? Bunları ayıklıyorlar, araştırmaları yapılıyor, araştırma neticesinde ayıklanacaklar, hak edenler de devam edecek.
“2010 öncesini programda yok. Bu araştırma yapılmak suretiyle kopya çekenler kimler, ortaya çıkarılacak. Malum yere üyelikleri tescillenmiş olanlar çıkarılacak. Hak edilmeyenler ayıklanacak.
“Başdanışmanım Şeref Malkoç’un sözlerini çok çirkin buldum”
“Başdanışmanlarımdan birinin açıklamasını çok çirkin buldum. Özür dilesin dedim. Sağ olsun özür dilemiş.
“Bizim Kılıçdaroğlu ile görüşmemiz gayet iyi geçti. O ifadelerle görüşmemizden sadece daraltılmış anayasa paketiyle kalmayız dedik. Böyle bir asgari müşterekleri hedef alan anayasa ile başlayalım, daha sonra da uygun bulursanız, 62 maddeye kadar çıkmıştı, arzu edilirse tekrar bu bırakıldığı yerden devam eder ve yeni anayasayı çıkarma imkanında bulunuruz. Şu anda böyle bir imkan yok, şu OHAL döneminde hangi maddeler üzerinde durulması gerekir bir adım süratle atılır parlamentodan geçirilirse çok hayırlı olur dedik.
“Bizim yediğimiz hakareti kolay kolay kimse yemiyor”
Öncelikle bir defa, şuna inanacağız bizim yediğimiz hakareti kolay kolay herkes yemiyor. Bize her taraftan saldırıyorlar, sadece içeriden değil hem içeriden hem dışarıdan. Sadece şahsıma da değil, aileme varıncaya kadar bugüne kadar çok saldırdılar. Son olarak da kongre merkezimizin açılışında da ifade ettim, böyle böyle, şahsımla ilgili hakaretlerden açılmış davaları çekeceğim dedim. İlgili olarak da avukatlarıma talimatı verdim, onlar da süreci başlattılar. Burada farklı düşüncelerde herkes olabilir.
“Bazı istisnalar var”
Medyada herkesin aynı düşünce olması şart değil Farklı düşüncede de olsan, eleştiri yaparsın, bu saygıdır. Ama hakaret etme hakkı ve iftira hakkı yoktur. Bu başka bir hakkı doğurur. Eğer inançlı bir insansa sadece bu dünyada değil, ebedi alemde de bedelini öder. İnancı yoksa bizim yapacağımız iş nedir, yargıya müracattır. Sizin yapacağınız iş yargıya müracattır. Ben bir defaya mahsus olmak üzere, bazı istisnalar var, davaları geri çektiler veya çekiyorlar.
“Kışlalar kamunun hizmetinde olacak”
“Şu anda gündemde Genelkurmay Başkanlığı’nın taşınması yok. Her şeyin kararını vermek doğru değil, bunların TSK ile istişaresini yapıp, bunların hangileri şehirlerin merkezinde çevreye çıkarılabilir. Sayın Başbakan ifade etti, diyelim ki topçu tugayları, tank tugayları gibi bunların hakketen şehir merkezlerinde olması doğru değil. Niye şehir içinde duruyor ki? Bunların artık tamamen kendi hesaplarını yapacak şekilde mevzi oluşturacak şekilde sınırlara doğru kaydırmamızda fayda var. Ankara, Konya, Kayseri’nin göbeğinde bunların ne işi var? Aynı zamanda araziler. Yeşil alanlar oluşturmak suretiyle, yeşil alan dediğiniz zaman ya askeri kışlalardır, ya mezarlıklardır. Burada böyle bir adım atılırsa halkın tamamen emrine veya orada oluşmuş konutlar olursa gerek kamunun hizmetinde olacak şekilde böyle bir planlama projelendirme yapılmak suretiyle ekonomiye kazandırma noktasında adımlar atılabilir.