Hükümete yakın olan Ensar Vakfı'na üye bir öğretmen tarafından öğrencilere cinsel istismar yapıldığının ortaya çıkmasından sonra Türkiye, Dünya gündemine taşındı.
En son Karaman'daki bir okulda, bir öğrencinin hocası tarafından kendisine cinsel istismar yapıldığı yönündeki suç duyurusu savcılığa taşınınca olayın iç yüzü ortaya çıkmaya başladı. Olayın en ilginç yanı ise İslami bir grup olan Ensar Vakfı'na bağlı öğrencilerin kaldığı yurtta gerçekleşmesi kafaları iyice karıştırdı. Sosyal medyada hükümete yönelik ağır eleştiriler yapılıyor. Çocuklara cinsel istismarı engelleyin, etiketi ile bu çirkin olay dünya gündemine de taşındı.
Hükümetin bir mensubu olan Aile ve Sosyal işler Bakanı Sema Ramazanoğlu'nun çirkin işlere bulaşan vakfı savunması olayın boyutu iyice büyüttü. Mecliste bulunan partilerin olayın araştırılması için bir komisyon kurulması teklifine AKP'nin destek vermemesi dikkatlerden kaçmıyor. Gelen yoğun tepkiler üzerine AK Parti'de bu anlaşmanın içine girmek zorunda kaldı ve mecliste konu ile ilgili bir araştırma yapılması için karar alındı.
Yıllardan beri çocukların cinsel istismara uğraması engellenemiyor. Sürekli gündemde yer bulan bu konu neden tam olarak çözümlenemiyor? Türkiye'de yapılan yanlış nedir? Nerede yanlış yapılıyor? Türkiye'de sadece Karaman'da değil, diğer illerdeki çocuklar ve ailelerinin de psikolojisi nasıl düzeltilecek?
İSTİSMARLARIN ÜSTÜ KAPATILIYOR
Sosyal hizmet uzmanı ve çocuk haklarının geliştirilmesi için gayret gösteren Gündem Çocuk Derneği'nin de yönetim kurulu üyelerinden biri olan Emrah Kırımsoy, 'Türkiye'de asıl korunması gereken çocukları değil de sistemi koruyan bir anlayışın hakim. Bu anlayış maalesef hükümet kanadından da destek görüyor.' dedi. Sosyal hizmet uzmanı olan Emrah Kırımsoy, ülkemize çocuk istismarının altyapısını söyle açıkladı:
'Ülkemizde çocukla ilgili yanlış bir algı bulunmaktadır. Bu anlayış çocukları nesneleştiriyor. Bazen övülen çocuk, bazen de hesapsızca yargılanıyor ve sanki bir oyuncakmış gibi davranılıyor. Bu durum da yetişkinler ve çocuklar arasında bir iktidar savaşına dönüşüyor. Eğitim sistemi ile inanç sistemindeki eksiklikler sebebiyle sürekli baskı altında kalan çocuklar ülkemizdeki çarpık sistemin kurban olmaktan kurtulamıyor. Ülkemiz Çocuk Hakları Sözleşmesine taraf olduğu halde çocukların korunmasını esas alan bu sözleşmeyi aktif bir duruma getirecek denetleme ve izleme yükümlülüğünü sadece kamu kurum ve kuruluşları ile sınırlandırmıştır. Çocukların korunmasına yönelik yükümlülüğüne toplumu, sivil toplum kuruluşlarının dahil etmemiştir. Doğası gereği kapalı toplumlar şiddet ve cinsel istismarı üretmekten kaçırmazlar. Karaman'da meydana gelen çocuk istismarı Türkiye'de herkesin gözü önünde cereyan etmiş ve siyasi açıdan nasıl üzerine kapatılacağı hesapları yapılmaktadır. Daha önce buna benzer olaylar yaşanmıştır. Karaman'da yaşanan olay ne ilk olacak, ne de son çocuk istismar olacaktır. Ülkemizde maalesef çocukları korumaya yönelik bütüncül bir çocuk politika bulunmamaktadır. Herkesin gözü önünde cereyan eden olayı ne yazık ki çocuklardan sorumlu bakanın soruşturması, araştırması gerekirken oraya dahil olan, gerçekleştiren Ensar Ensar Vakfı'nın sanki sözcülüğünü yapmayı tercih etmiştir. Şiddete, cinsel istismara maruz kalan çocuklara psiko-sosyal destek verilmediği açıkça görülmektedir. Çocukları işlerine geldiği gibi koruma politikası üreten toplumlar sakat tartışmalar içinde kalacağını ve kendi içinde açıklamayacaklarını hep birlikte görmekteyiz. Türkiye çocuklara hakkını teslim etmemiş, Hatta daha da uzaklara gitmiş, gerilerde kalmıştır.
CİNSEL İSTİSMAR ARTIYOR
Uluslararası Çocuk Merkezi'nde insan ve Çocuk Hakları Programını yürütmekle görevli olan Adem Arkadaş, 'Çocuklara yapılan istismar nasıl önlenir?' sorusu şu şekilde yanıtladı. 'Sadece Müslümanlık ya da sadece muhafazakârlık, hatta sadece kültürel açıdan bu konuya bakmamak gerekiyor. Çünkü bu sorun topyekün bir anlayışla çözülmesi gerekir.' dedi. Adem Arkadaş, 'Kanunlarda eksikliğin olduğu ve ceza sisteminin yetersiz kaldığı, söylenir. Halbuki, Türkiye'de çocuk haklarıyla ilgili olarak yapılan stratejik bir plan bulunmaktadır. Yani sorun çözülmesi için maddelerin, yasaların, düzenlemelerin çok olması yetmiyor. En büyük eksik denetim eksikliğidir. Hiçbir denetim yapılmamaktadır ya da hiç bir yasa uygulanmamaktadır. Örneğin, kamuda görevli birinin cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıkıyor, bu görevlinin soruşturması için izin alınması gerekiyor. Yani soruşturma yapılamıyor. Vatandaş kendi kafasında Türkiye'de cinsel istismara sebep olan kişiler soruşturulur, yargılanır ve cezası neyse alır, algısı maalesef yok. İnsanlar tam tersini düşünüyor. Türkiye'de yapılan her şey yanına kar kalır, hiçbir şeyin hesabı sorulmaz, anlayışı hakim. İşte cinsel istismar da bu nedenle sürekli ortaya çıkıyor. Bugüne kadar bütün hükümetler bu konuda sessiz kaldı. Hiç kimse gidip toplumla konuşmuyor. Araştırma komisyonları kuruluyor, kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlar ama vatandaşa çocuklara hiçbir şey sorulmuyor ve neticede olan çocuklarımıza oluyor. Ülkemizde samimiyet sorunu olduğunu herkes kabul etmeli ve çocuklarımızı geleceğe taşımak için bir an önce adım atılmalıdır, yoksa bu sakat anlayışla bu olay kronik hale gelecek ve mutsuz bir toplum oluşacak.
TOPLUM ÇOCUKLARA KARŞI İKİYÜZLÜ
Çocuk ve kadın haklarının gelişmesi için faaliyetler yürüten Uçan Süpürge eş başkanı olan Selen Doğan da bu konuyla ilgili yapılan çocuk projelerine dikkat çekti. Konuşmasına çocuklara kötü davranan bir toplumuz, diyerek düşüncelerini şöyle anlattı:
'Geleceğimiz olan çocuklarımızı bir meta gibi gören, ancak sorduğun zaman 'en değerli varlıklar'ı olarak kabul eden bir toplumuz. Bu ikiyüzlülük çocuklar ve kadınlar söz konusu olan olduğu zaman çok belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Çocuklara yapılan istismarın normal görülmesi zaten ailede başlıyor. Çünkü çocukların yok sayılması, aşağılanması, dışlanması, küçümsenmesi, dövülmesi ve inisiyatif verilmemesi gibi davranışlar ileri yaşlar için ahlaki normlar geliştirilmesini engelleyerek saygı değerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Böyle olunca dışlanan, itilip kakılan bir çocuk büyüdüğü zaman başka bir yerde kendi bedenine yönelen herhangi bir müdahaleyi bir sorun olarak algılamakta zorlanacak. Bizler Uçan Süpürge olarak tam 10 yıldan beri çocuk evlilikleri konusunda çalışmalar yapmaktayız, ancak cezasızlık kültürü ortadan kalkması için çok etkili olamıyoruz. Yasal düzenlemeler yapması gereken parlemento, yaşanan ihlalleri meşrulaştırırken yaptığı her beyanıyla da kazanımlarımızı geri almaktadır. Böylece zarar görmüş olan çocukların sayısı gittikçe artmaktadır.'